Yazar - Esin OZGANMeleklerimiz - Minnoş-1

İlk Adım Garip Gerçek Adım Minnoş

İzmir-Buca eski bir konak…
Annem konağın bahçesinde, ben annemin karnında kardeşlerimle beraber…
Evden bağırış çağırışlar geliyor, bu bir erkek sesi.. “Katil kim, hanginiz öldürdü sineği, ben sizi uyardım, hayvana zarar veren adamlarla işim olmaz benim…” Diğer adamlarin sesini zar zor duyduk, mır mır birşeyler söylüyorlardı mahcup ses tonlarıyla..Sonradan anladık ki bu bir öğrenci eviymiş..

Annem “tamam yavrularım sizi dünyaya getirecek güvenli bir yer buldum” dedi bize..
24 Mart 1990 akşamı yine aynı adamın sesini duyduk, gözlerimiz kapalı emerken annemizi.
Yine bağırıyordu ama bu sefer sesinde kızgınlık değil merhamet vardı: “Allahım niye ben, niye ben. 6 tane yatak var bu evde niye benim yatağım!!!”

Sonradan “dayı” diye hitap edeceğim bu adam, yere minderlerden yatak yaptı. Biz yatakta, O yerdeki minderlerde. İzmir’ in rutubet soğuğu geceye gömülüp bahara çevirmişti gözlerini. Annemizin karnı doydukça biz kardeşler çok daha güzel sütlerle besleniyorduk. Üç ay sürebildi bu mutlu günlerimiz. Adam odasına girdiğinde hıçkıra hıçkıra ağlıyordu, öyle acı doluydu ki sesi saklandığım gardrobun altından çıkıp gözlerine baktım ve O’ na sıkıca sarıldım.

“Ben daha acılıyım, yardım et bana. Koca bir dört ayaklı girdi eve kardeşlerime saldırdı, annem bizi korumak için nasıl mücadele etti bir bilsen, bir bilsen..yetemedi annemin gucu, önce kardeşlerim gitti birer birer…sonra da annem..”

Korkmuştum, ürkmüştüm, yalnızdım…”Sen benim kızımsın, Garip kızımsın” diyebildi sadece, kardeslerim ve annemi defnederken birlikte.
Sonraki günlerde hep baktı-besledi beni. Ama öyle büyük bir acı yaşamıştım ki, yaşama gücü bulamadım kendimde ve bir akşam üstü terk ettim konağı ve O adamı..

Sesini duyuyordum sabah otobüse binerken, akşam evine dönerken “Garip, nerdesin kızım gel hadi nerdesin” sesleriyle arıyordu Buca sokaklarında beni. Gitmek istiyordum yanına ama kederim bir adım attırmıyordu bana. Günlerce haftalarca çağırdı beni. Bir akşam üstü “Garip dayanamıyorum gel artık” diye çınlattırken ortalığı koşup boynuna atladım. “Biliyorum” dedi, “sen buradan nefret ediyorsun, hadi gidiyoruz”

Mukavva bir kutunun içindeydim, inanılmaz bir gürültü vardı – saatler süren bir gürültü. Ama hiç korkmadım, onca gürültünün arasında beni bütün kalbiyle sarmalayan bir el vardı. Epeyce sonra gürültünün şekli değişti. Sonra anlik bir ses. Zil sesi.

Kapı açıldı, başımı mukavva kutunun içinden çıkarıp bakındım etrafıma.
“Adı Garip” dedi adam “annesi de kardeşleri de öldü, bir bu saklanabilmiş gardrobun altına, en çirkini de buydu”, “adı Garip” diye tekrarladı.
“Garip ne biçim isim, olmaz öyle isim, O’ nun adı MİNNOŞ” dedi annem, arkasında müstakbel eşim Mestan beni süzerken…
Ege’ den Başkent’ e gelmiş, hayatımın aşkıyla bir ömür geçirmiştim.

Sanıyor musunuz ki ben artık YOK’ um..Sanıyor musunuz ki ben artık mırlamıyorum..Öyle değil, hiç de bildiğiniz gibi değil..
İlk adım GARİP, gercek adım MİNNOŞ. Onsekiz yıllık hayat arkadaşım, can yoldaşım MESTAN’ ımla beraber hala evimizdeyiz, hala annemizin yanındayız…

21.11.2007

Sizin dilinize çeviren annemiz Esin

Görüntüleme sayısı: 1719

Paylaşmak önemsemektir!

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.