“Şefkati İstanbul’un kedilerinden öğrendim. Çocukluğumda Bahariye Caddesinde, daha o zaman yıprak bir Kadıköy evi,
kapısına üç-dört basamakla çıkılan. Basamaklardaki yiyeceği birisi yiyor, öteki tekir yemiyor, yiyecekleri patisiyle arkadaşına adeta ikram ediyor.
Neden sonra farkettim: Usul usul karnını doyuran tekir kör bir kedi! Bugün hala içimi sızlatır o kedi şefkati…”
Selim İleri
…İskele gişesi yanındaki banka oturmuş, dalgın, yorgun, aklımda kimbilir neler, balıkçıları seyrederken tente üzerindeki iki kediden birinin resmen sarkarak hemen altındaki, müşterilere bağıra çağıra balık satan balıkçının kafasına patisiyle bir iki kere yumuşakça vurduğunu gördüm. balıkçı meşguldü, gelen geçenle şakalaşıyor, müşteri ayartıyor, arada bir de müşterinin seçtiği balıkları tezgah arkasındaki yardımcısına temizlemesi için uzatıyor, para alıp üstünü ödüyor, velhasıl sürekli hareket ediyordu. Başını kaldırıp kediye bir şeyler söyledi. Devamı…