* Başlık Adı: Sezai karakoç
Kızım unuttuğumuz bir şey kalmış mıydı konuşmadık? Sana ilerde tayin edilen günde yanına geleceğimi söyledim değil mi?
Ben elini bıraktım sen bırakma orada olur mu yavrum? Seni toprağa gömdüm, sen beni gömemezdin annem. Sen bana bunu yapamazdın ama ben sana yaptım. Nasıl güzeldin gelin gibi o tülbentin içinde.. nasıl.? Yavrum sayılı nefesini iki günde o kadar çok alıp verdin ki “Biran önce gideyim artık yeter çektiğim” diye mi o kadar hızlı alıp verdin.., alıp verdin?? Yavrum, Yaban gülüm, Benli Raziye’m, giderken kandan yaptığın benin nasıl yakışmıştı öyle?
Kızım unuttuğumuz bir şey kaldı mı yavrum? Helalleştik değil mi? Ben ağlayıp “Git!” derken darıldın mı bana? Hiç diyebilir miydim böyle bir şeyi? Nasıl yalvardık Allaha Fatoş Teyzenle duydun değil mi? Sen yapmazdın değil mi yavrum? Annem ölsün diye dua etmezdin, edemezdin değil mi?
Kızım unuttuğumuz bir şey kaldı mı? Sevdamızı söylememize hiç gerek yoktu değil mi yavrum? Hiç gerek duymadık bir gün bile dile getirmeye değil mi? Yavrum sana bunları yazarken “Tıpış a bir bakıp geleyim dolabında mı ne yapıyor?” diyorum. Sonra aklıma geliyor bu kırılası ellerle üzerine attığım topraklar. Kırsam, çıldırsam, deli olup dağ taş gezsem, gelmezsin değil mi? Ah neden neden neden var bu zulüm?
Ölüm adın bir kere daha kalleş!
Bulunmaz çalımına bir başka eş!!