Sevgili Fatoş Teyzeciğim ve sevgili Diyabetikkedi sakinleri,
“Güzel, sen de nerden çıktın?” diyeceksiniz. Durun, tamam, anlatacağım. Annem o kadar tembelleşti hantallaştı ki anlatamam size. Ne yazıyor, ne okuyor, ne düşünüyor desem yalan olur. Bol bol düşünüyor. Düşündükçe de hiçbir işin içinden çıkamıyor. Çıkamadıkça da bir başka tembel oluyor. Neredeyse bir ay oldu, bir sokak kardeşimle ilgili yaptığı ve yapılan güzellikleri hala hazırlayıp sitemize gönderemedi. Baktım olmayacak, en iyisi ben hazırlayayım dedim. Vallahi bilgisayar kullanmayı biliyorum. İlay ablam ve annem çalışırken, çok gelip tuşların üzerine oturdum, bastım, Fatoş Teyzeme anlamsız yazılar gönderdim. Dün ablam mola verdiğinde, açık bilgisayarın tuşlarında uyumuşum. Eeee, bu bilgisayar kullanmayı bilmek değil de nedir sorarım size.
Tamam, sadede geleceğim.
Annem bir sabah kursa giderken, yolda aklına “evde ütüyü takılı bırakıp bırakmadığı” takılır. Ne yapsın, evde bir ben varım ama bende cep telefonu yok (bu belki ders olur bana bir cep alır diye sevindim umutlandım ama nerdeee??). Neyse efendim “Aynı yerden iki kez geçmeyeyim, bu kadın sabahın köründe ne gelip gidip duruyor” demesinler diye, karşı kaldırıma geçip oradan eve gelmeyi tercih etmiş. Yürümüş yürümüş, bir çeyiz mağazasının önünde kaldırımın ortasında oturan ve hiçbir şeyi hiç kimseyi (sanki) umursamayan siyah beyaz bir kedicik görmüş. Her zaman her gördüğü kediye, köpeğe yaptığı gibi eğilip “canım nasılsın?” demiş ama cinsdaşımda tık yok. Annem hemen telaşlanmış. Çünkü kediciğin hali tavrı kedi gibi değil. “Canım hasta mısın?” demiş, bu kez cevap mağaza çalışanından gelmiş. Meğer kardeşceğizim birkaç gündür oralarda hastalıktan sürünüyormuş. Mağazaya giriyormuş tekmeliyorlarmış, itekliyorlarmış ama bana mısın demiyormuş. Kıpırdayacak hali yokmuş. Yalvar yakar, kediye yer ayarlayana kadar orada kalmasını sağlamaya çalışmış. Koşarak eve gidip prize bakmış fiş takılı değil!!! Koşarak dönmüş ki; kediyi bir koliyle atmak üzereler ve ağzından kanlar akıyor. Rica etmiş “Bari benimle kliniğe kadar getirin” diye. Neyse ki bu konularda asla kaba değillermiş. Az uz gitmişler bir klinik; ama bu kez de kapalı. Koliyle kediyi kapının önüne bırakmış annem. Bak! Bak! Bak! Camii avlusuna çocuk bırakır gibi!!! Ama anneciğim hemen kapıdan telefon numarasını alıp, veterinere telefon edip “kapıya kedi bıraktığını, ilk müdahaleyi yapmasını rica ettiğini, öğleden sonra Şişli Belediyesi kliniğine götüreceğini, onlarla bağlantı kurmaya çalıştığını” söylemiş. Veteriner amca çok iyiymiş. Anneme anlayış göstermiş. Siyahcığı muayene etmiş. Üst solunum yolu enfeksiyonu geçiriyormuş. Burnunu ağzını tertemiz temizlemiş, antibiyotik yapmış, A/D mama yedirmiş. Sağ olsun, yaptıklarına karşılık da piyasaya göre makul bir para almış.
Bu arada annem elde telefon, Şişli Belediyesini araya taraya veteriner amcalara ulaşmış. O gün herkes sağından mı kalkmış yoksa her zaman mı böyle olurmuş?? Veteriner Mehmet Bey amca, yerlerinin olduğunu ve getirebileceğini söylemiş. Annem koştur koştur klinikten siyah yavruyu almış. Beyefendiyi taksiyle Şişli Belediyesi Kısırlaştırma ve Rehabilitasyon Merkezine götürmüş. Oradaki Veteriner amcalar o kadar ilgili, sevecen ve iyi davranmışlar ki, annem “kediciği çok özel bir muayenehaneye mi getirdim?” yanılsamasına düşmüş nerdeyse.
Aynı teşhisi orada da koymuşlar ve tedavi süresinin belli olamayacağını, iyileşince haber vereceklerini söyleyip, annemi uğurlamışlar. Annem birkaç kez arayıp durumu hakkında bilgi almış. Ve bir hafta sonra da aranmış. Annem gidince ne görsün. Cin gibi, semirmiş bir koca eşek. Bulunduğu ortama geri getirmek için (bu kez taksi tutmamış, cancağız ömrü hayatında toplu taşımayı da görsün diye). Ama o geçen haftaki sessiz sakin kedi olmuş bir canavar, yırtınmış, bağırmış. Şoför anneme kızmış ama annem başka zaman asla yapmayacağı şekilde alttan almış yavrucuk için. Sonra gelmişler, kapının önünde bol mama vererek taşıma kabından çıkarmış, özgürlüğüne kavuşturmuş.
Dememiz o ki; Mecidiyeköy’deki Milennium Veteriner Kliniği ve en büyük yardımı dokunan Şişli Rehabilitasyon ve Kısırlaştırma Merkezi Veterinerleri ve tüm çalışanlarına teşekkür borçluyuz ve bu borcumuzu sitemiz aracılığıyla ödemek istedik.
Ne güzel bir öykü anlatabildim değil mi?? Keşke hep insanlar, kurumlar böyle iyi olsa ve her zaman bizler ve insanlar en güzel şekilde yaşasak ya da hastaysak, yaralıysak; böyle merhametli insanların elinde tedavi edilebilsek.
Sevgiyle kalın, Hayvansever kalın…