Yazar - Esin OZGANMeleklerimiz - Mischa

Mischama Mektup

Canım ablam,

Öyle garip ki yaşam, sözünü ettiğim o bilindik yaşam değil ama – hissedilen yaşam.

Var mıyız acaba, yoksa yokuz da tüm bu yaşadıklarımız sadece kendimizin gördüğü bir sahne mi..

Gerçekten Mestan gitti mi, Minnoş gitti mi, Mischa gitti mi.. Yoksa bu, benim koskoca bu evrende varolduğum (ama başkalarınca olmayan) bir yaşam mı.. Sen var mısın, dört ayaklı çocukların iki ayaklı çocuğun var mı, yoksa bu sadece benim dünyam mı???

Evet de desen hayır da.. bu neyi değiştirebilir ki, eğer bu sadece benim yarattığım=benim beynimin yettiği bir evrense alacağım cevap da benim yarattığım=benim beynimin yettiği bir evrenin cevabı olacak..

Belki de sen başka bir evrende kendi hayatını yaşıyorsundur..

Belki de sen şu an, şu dakikalarda bir başkasıyla kendi yaşadığın gerçeğin ne kadar gerçek olduğunu sorguluyorsundur, belki de sorgulamıyor başka başka pencelererden bakıyorsundur dünyaya.

KİM NEYİ NE KADAR BİLEBİLİ R Kİ…

GERÇEK NEDİR KİM ANLAYABİLİR Kİ..

HANGİ GERÇEK KİME GÖRE GERÇEK GERÇEKTİR Kİ..

Tüm bu soruların cevabı ne olursa olsun, ben inanıyorum ki (biliyorum demiyorum); hissedilen aynıdır..

Mestanım gittiğinde dünyanın sonu sandım, O’nun ölümüne inanamadım. Ne zaman ki Minnoş gitti, beynim o zaman dedi: Mestan gitti…

Kendi kendime söyleyip de bir başkasına itiraf edemediğim bir duygunun ortaya çıkmasına (=itiraf edebilmeme) annem vesile oldu. Dedi ki bana telefonda “Mestan bir baskaydı, Mestanın unutulması mümkün değil, gitmesini kabul etmek mümkün değil..Ama Minnoşun gitmesi Mestanı unutturdu, bu nasıl bir acı, bu nasıl bir duygu anlamıyorum, bu nasıl bir sevgi anlamıyorum…” Annem telefonda ağlıyordu bu sozcükleri söylerken..İşte hep söylediğim, ve ne olursa olsun bıkmadan-usanmadan söyleyeceğim 6 kelime.. ” O benim annem olmasaydı da onu severdim”

Mischa, son günü – son saatleri…

Gece evinizde kalırken daha dua ettim.. Acı çektirme yarabbim, onların günahı yok, acı çektirme allahım… Sacha’ ya , Mischa’ ya, Acaray’ a şifa ver, yalvarıyorum sana-yalvarıyorum…

İşte gördüğüm rüya, Minnoş ve Tarçın yan yana aynı odada ama yerlerde kaka.. Nasıl öğrendim, kim söyledi bilmiyorum ama kakalar Mischa’nınmıs.. Uyanıp da yanınıza geldiğimde sen gösterdin bana peçeteye sarılmış Mischa kakasını..

Merak etme olur mu Fatoş abla;

Mestan cesurdur, Mestan korkusuzdur..

Minnoşum korkar, sokaktan korkar-sesten korkar-yalnızlıktan korkar..

Mestanım, Minnoşuma sahip çıkıyor, O’nu koruyor, O’nu yalnız bırakmıyor..

Merak etme melek kızını;

Mestan, O’nada sahip çıkacak, O’nu koruyacak, O’nu yalnız bırakmayacak…

Mekanları cennet olsun üç yavrumuzun… Diledikleri gibi yiyip içsinler, acısız nefes alsınlar, gönüllerinin peşinden koşup gitsinler.. O’nlar şu an bulundukları mekanda mutuluysalar bize ne söz düşer ki Fatos abla.

Ne diyebilirim, nasıl konuşabilirim ki..

Başın sağ olsun, Tanrı sana sabır, sevdiklerine sağlıklı ömürler versin..

 

Senin kardeşin, çoçuklarının geçici annesi Esin

 

Paylaşmak önemsemektir!

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.