Yarınki Pazar Tarifi’mizi, malzemelerin bugünden hazırlanması için erken yayımlıyoruz. Bugün, hem bizim hem de pisilerimizin bağırsak sağlığı için son derece önemli bir gıdayı birlikte hazırlayacağız. Dışarıdan almak yerine, içinde ne olduğunu bilerek ve katkı maddesiz nefis bir probiyotik yoğurt yapmaya hazırmısınız? O halde yazının devamını tıklayınız.

Malzemeler:

Ben sütü Mandıra’dan alıyorum, pastörize sütle hiç yapmadım. Mandıra sütü, çok fazla fire vermediği için, neredeyse bire bir yoğurt yapabiliyorum.

1 kg süt,

2 çorba kaşığı süzme yoğurt (süzme, ağzı sıkıca kapatıldığı takdirde uzun süre buzdolabında muhafaza edilebiliyor. Bu nedenle ½ kg süzme ile pek çok kez yoğurt mayalayabiliriz),

Kefir (2 kaşık süzme yoğurdu, kaşıktan akacak koyu kıvamda sulandıracak kadar kefir kullanılacak. Marketlerde rahatlıkla bulabileceğiniz küçük şişede sade (meyveli değil) kefiri de yine sıkıca kapatıp, dolapta saklayabiliriz).

 

Hazırlanışı:

Sütü iyice kaynatıp, üzeri kabardığında altını kapatıp, soğumaya bırakalım. Kefirle sulandırdığımız süzmeyi de ocağın yanına koyalım ki, oda sıcaklığına gelsin. Veya sütün soğumasına yakın, içine bir iki kaşık sıcak süt ekleyerek de ılıtabiliriz.

Süt, küçük parmağımızın ilk boğumunu yakmayacak sıcaklığa geldiğinde (Fulya Hn.dan, tatlı bir yoğurt için bunun 42 derece olması gerektiğini öğrendik), kaymağı ortadan parmağımızla biraz delip, kefirli süzmeyi oradan sütün içine akıtacak ve bir çırpma teli yardımı ile –çırpmadan- sütün içine dağılmasına yardımcı olacağız.

Yoğurdu mayalayacağımız kabı -üzerini örtmeden-, elektrikli fırınımızın ızgara kısmını 60 dereceye getirip, fırına koyacağız.  En az 3 saat bu şekilde fırında kalan yoğurdu, 1 saat de ızgarayı kapatıp kendi kendine ılıması için fırında bırakacağız. Ama kesinlikle “oldu mu acaba?” diye yerinden oynatmayacağız.

Fırın yerine, klasik sarıp sarmalama yöntemi de kullanabilirsiniz. Ama ben her hafta 3-4 kg sütten yaptığım için, kaynattığım sütü küçük kaplara bölüp fırına atıyorum. Daha kolay oluyor.

Diğer yöntemde de, sütü mayaladığımız kabı, içine kalın bir havlu vs. döşediğimiz daha büyük bir tencerenin içine oturtuyor, maya kabının üzerini kalın bir havlu ile örtüp, üstüne tencerenin kapağını ve onun da üzerini yine büyük bir bezle örtüp, üşümemesini sağlıyoruz (yine 4 saat).

4 saat dolduktan sonra, usulca fırından/büyük tencereden çıkarıp üzerine, içine değmeyecek şekilde temiz bir havlu sarıp (ben kızartma telini tencerenin üstüne koyup, onun üstüne havlu seriyorum, daha garanti oluyor), buzdolabına koyacağız ve sabaha kadar ellemeyeceğiz (bu havlu, ılık yoğurdun buzdolabına girmesi ile oluşacak buharı çekiyor).

Sabah, gözümüzü açtığımızda ilk işimiz yoğurdumuza bakmak olacak ki, ne görelim? Biz yoğurt değil sanki tepeleme kaymak yapmışız. Sabah olduğuna bakmadan bir iki kaşık alacağız. Mmmmmmm, olamaz, nefis! Ama daha fazla değil.

Yoğurdun eksilen kısmında, yarım saat içinde bir su oluşacak. Yoğurdu tepetaklak etmeden, bu suyu bir bardağa alacağız. İster onu içelim, ister yemeklere veya pisilerimizin yemeklerine katalım. Ama sakın atmayalım. En faydalı yeridir.

İşte, kalan yoğurdumuz artık taş gibi, sulanmadan günlerce dolapta kalabilir. Üzerindeki kaymağı da yemeye doyamayacaksınız.

Eksik bir şey bırakmadım değil mi? Bir daha okuyayım da, bizim yoğurt olmadı demeyin.

Afiyet olsun!

Paylaşmak önemsemektir!

Share

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.