5 Günlük yokluğumda, Tıpış kızımızın yine kanaması olmuş, annesi çok üzülmüş ama bana bildirmemiş. Ben de kanamaların arası uzadı diye çok seviniyordum. Oysa neler çekmiş bebeğimiz (H. Fatoş (GÜR) AKINOĞLU).

27/03/2008 günü Tıpış‘a Nevşehir’e gittim. Annesini, kızkardeşini, anneannesini, teyzesini, yeğenini tanıdım. Onun konforu için organize edilen evini, odasını, kolilerini, dolabını gördüm. Ama en önemlisi, Tıpış’ın o güzel koyu mavi gözlerini gördüm. 

Çocukken, bir taş bebeğim vardı. 20cm boyunda, ince uzun bacaklı, kolları bacakları hareket eden, zarif, siyah hareketli kirpikleri ve mavi gözleri vardı. Hala saklıyorum onu. Çocukluğum boyunca, onun gözlerini seyretmeye doyamadım. Anlatamayacağım bir maviydi. Koyu, içinde hareleri olan bambaşka bir mavi. Tıpış’ın gözlerini görünce, ilk kez taş bebeğimin gözlerinin aynısını gördüm. Hatta daha da güzel. Gidip gelip, eğilip (çünkü kolilerinin içinden cilveler yaptı bana), hep o güzel rengi görmeye çalıştım…

Tıpış’ı önce olduğu gibi anlatmak istiyorum. Zamanında yapılan uzun süreli kortizon uygulamasından sonra kulakları yok olmuş. Sanırım kortizonun şekeri aşırı yükseltmesi sonucu uzun süre yüksek şekerle yaşaması nedeniyle çok ağır bir nöropati oluşmuş.

VİDEOYU İZLEMEK İÇİN RESMİN ÜZERİNE TIKLAYINIZ

Ön kollarının pati uçları işlevsiz gibi, arka ayakları da aynı şekilde ve dirseklerden itibaren basabiliyor. Yani Tıpışcığın boyu, yaklaşık 3-4 cm kısalmış. Tırnakları da diğer kedilerde olduğu gibi değil. Tırnaklar kalın ve sert, içe doğru uzuyor. Yani ete batıyor. Annesi büyük güçlüklerle onları kesmeye çalışıyor ki, ete batmasın. Ama her yeri o kadar narin ve acıyor ki, nadide bir kristal gibi. Ağzındaki (öndeki tek alt sivri diş hariç) tüm dişleri dökülmüş. Bir ara fazla okşamış olacağım ki, bana bir pati atmak istedi, sanki kadife bir kumaş ellerimi okşadı. Sonra da ısırmak istedi, yumuşacık, dişsiz ağzı değdi ellerime. Ellerimi şapur şupur yaladı sonra. Gövdesi incecik, dokunmaya kıyamıyorsunuz. O kadar kırılgan gibi. Çabucak yoruluyor, ama dirseklerinin üzerinde, hızlı hızlı bir gidişi var, görmeye dayanamazsınız. Gerçekten de tıpış tıpış. Ama çok mutlu

Bir sürü resmini ve filmlerini çektim. Onları da çok kısa sürede bilgisayara aktarıp, sizlerle paylaşacağım. Resim çektirmekten hiç hoşlanmıyor. Tam güzel bir pozunu yakalamışken, bakıyor kamera, hemen yüzünü arkaya çeviriveriyor. Resimlerin bir çoğu bozuldu. Annesi: “şöhret başını döndürdü” diyor. Olsun. O kadar çok çekmiş ama o kadar mağrur ve güçlü ki. En önemlisi de, öyle bir sevgi çemberinde ki, anlatamam. O da hakkını veriyor tabii. Bir ara sehpada eski bir fotoğrafını gördüm. Kocaman kulaklar, upuzun tüyleriyle gerçek bir prenses gibi. Keşke onu alıp gelseydim de, sitede yayınlasaydım diye hayıflandım. Belki annesi gönderir, yayınlarız.

5 saatlik birliktelikten sonra dönerken, arabada hep Tıpış’ı konuştuk annemle. O bir sevgi, o bir mücadele abidesi. O bir “küçük dev pisi“. İyi ki onu ve ailesini tanıdım.
Sevgiyle, sağlıkla yaşa güzel kızım!

23/03/2008  23:51  Tıpış’ımızın kanaması durdu. Daha iyi. Biraz keyifsiz gibi ama, o kadarcık olur tabii. Üstelik annesi de çok hastaydı. onun için çabuk iyileşti prensesimiz.


19/03/2008 Tıpış’ımıza tam sevinecekken, yine dün gece idrar yollarında kanama başladı. Canı çok yanmasına rağmen, nasıl dayanıyor bir bilseniz. Bir ihtimal taş ya da kum düşürmeye çalışıyor. Ona iyi dileklerinizi, enerjinizi gönderin yine.

16/03/2008

Geçen hafta korkunç günler geçirdim.Ama özellikle son üç gündür daha iyiyimSmile. Hatta bu sabah annem ve ablam biraz fazla uyudular yaygara yaptım. Bana ne, benim canım sıkılıyor kalksınlar.

Hem ben yaşlı bir kediyim doğal olarak telaşlanıyorum İlay dershaneye geç kalacak diye. Ayrıca azıcık canım sıkılsa şekerim oynuyor, acıkıyorum. Dişlerim yok, dilim özelliğini yitirdi, kuru mamamı bile annem tek tek verip yediriyor. Geceleri en az iki ya da dört saatte bir annem uyanıp, mama yedirip tekrar yatıyor. O halini görmenizi isterim, kafası sallanarak ve uyuklayarak bana mama yedirişini. Aslında daha önceleri sulu yemekler koyuyordu. Gece ben kalkıp onları yiyordum. Ama annem son hastalığımdan sonra iyice titizlendi. Yemekler sabaha kadar çok bekliyor belki de bağırsaklarım o yüzden düzelmiyor diye, artık her şeyi taze taze hazırlayıp veriyor.

Bu arada her gün düzenli olarak Methylcobalamin alıyorum. Bana o kadar çok faydası oldu ki; anlatamam. Evet eskisi gibi asla koltuklara çıkamıyorum, annemin yatağına zıplayamıyorum ama en azından çok yorulmazsam, üç basamak çıkıp gardrobuma girebiliyorum. Eskisi gibi sürekli yatmıyor arada bir evi dolaşıyorum.  Ah birde şu kanlı idrarım tamamen kesilse. O korkuyu annem de ben de üzerimizden atamadık. O artık kabusum, başladığı zaman dur durak bilmiyorum. Kum kabına gide gele zaten zayıf bacaklarımın dermanı iyice kesiliyor. Ama bunun dışında Allah’a şükrediyorum ki, hala ailemle ve sizin o kocamaaaaan  ve sevgi dolu kalplerinizdeyim. Hepinizi her zaman çok seveceğim. Tekrar teşekkürler. Sakın dualarınızı eksik etmeyin.


O yeniden doğdu!

09/03/2008

23:40  Annesinin Tıpito’su bugün mamalarını yedi ve hep dinlendi. Ama daha neşeli. Annesini öpücüklere boğdu. O yeniden doğdu!

09:00 Tıpışımız bu sabah mamasını yedi, mutfağı denetledi. Her yere yeni görmüş gibi bakıyor.

08/03/2008

21:12 Kızımız bugün biraz halsiz ve keyifsiz  olmakla birlikte, daha çok dinleniyor. Çok yoruldu, yıprandı, çok.

07/03/2008 22:11 Tıpışcık akşam biraz patates haşlaması yedi, iğnelerini oldu ve uyuyor. Dinleniyor. Yarın bize mutlu haberleri gelecek.

13.22 Daha iyi biraz yedi. Hala ağrısı var. Ama mır mır yapıyor annesine.

10:36  Dün gece kendini yerden yere attı. Elletmedi. Biraz şekerli su ve Metsil’den sonra sabaha kadar ölü gibi yattı. Şimdi dinleniyor. 

06/03/2008 23:24 Tıpış çok zor bir gece geçiriyor. Hepimiz bilgisayar başındayız, annesi ile görüşüyor, ona destek olmaya çalışıyoruz. Tıpış’a da dualarımızla. 

06/03/2008  08:30 Tıpış’a iyi dileklerinizi gönderin. Çok rahatsız. Sabaha karşı başladı, hep kusuyor. Kanlı idrar, kusma ve dışkı.


Esin Ablasından:

Ne zaman başım daralır, yüreğim bunalırsa, kıvranırsam acılardan;

HADİ YÜREĞİM HA GAYRET,

HELE SIKI DUR, HELE SABRET

BAŞINI EĞME DİK TUT, BU BİR RUYAYDI FARZET

derim kendi kendime ve bu bana iyi gelir biliyor musun Tıpış?

Sen de benimle birlikte şarkı söyler misin, HADI YUREGIM HA GAYRET nağmelerini döker misin o pembe dilinden, o minik kalbinden…

HADİ BENİM GÜZEL KIZIM,

HADİ BENIM PAMUĞUM,

HADİ BENİM PRENSESİM HADİ,

HADİ ŞAŞIRT HERKESİ…

HADİ “BEN İYİLEŞTİM ARTIK” DE…

SİZLER HEPİNİZ BİRER MUCİZESİNİZ..

SİZLER MUCİZELER YARATANLARSINIZ…

 

Sizler TANRI’ nın bizlere gönderdigi MELEK’ lersiniz..

Sizler olmasa idiniz biz nerden oğrenecektik FARKINDALIĞI,

nerden bilecektik PAYLAŞMAYI,

nasıl akıl edecektik EŞİTLİĞİ, 

belki birçok şeyi öğrenip bilecektik de sürdürebilecekmiydik HERŞEYE RAĞMEN SEVMEYİ…BU KADAR KOŞULSUZ SEVMEYİ…

VE BELKİ DE EN MUCİZESİ;

“HERŞEYİMİZE RAĞMEN BU KADAR KOŞULSUZ, VE BİR O KADAR DA KATIKSIZ SEVİLEBİLECEKMİYDİK BİZ…”

 HADİ TIPIŞ’ IM HA GAYRET!

HELE SIKI DUR HELE SABRET!

BAŞINI EĞME, DİK TUT!

BU HASTALIK, BİR RÜYAYDI FARZET!

Esin OZGAN 


BEYAZ SEVDAM

Yavrum; gözyaşlarımın, sevinçlerimin, hüzünlerimin, kavgalarımın, ayrılıklarımın, acılarımın, hastalıklarımın ve daha daha hiç kimselerin bilmediği sırlarımın sessiz, dilsiz tanığı, sağır sultanı. İyileşti dediğim gün, yeniden şiddetli kusmalar ve ishalle sabaha kadar boğuştu. Gene incitmemeye çalışarak, gene yanına kıvrılarak sabahı bekledim. Bu arada haşladığım patatese bir iki dil atması bile, beni sonsuz sevince boğmasına yetti. Dört saat aralıksız uykudan sonra tekrar uyanıp mama istedi. O kadar kusmaya ve ishale rağmen bana bakışları, mırmırı o kadar sağlıklıydı ki, hiç ümitsizliğe kapılmadan mama sunmaya, okşamaya devam ettim. Bir tatlı kaşığı yaş diyet mama, bir avuç kuru diyet mama (üriner sistem için hazırlanmış mamalar) derken bu sabahı bulduk.

Sabah!! İşte özleyip beklediğim o ayarsız ses!! Yıkıyor ortalığı. Ohh!! Çok şükür!! Yavrum çok yaşlı ve çok hassas. Herşeyi pamuk ipliğine bağlı. O iplik dualarınızla kalınlaşıyor. Artık dua edin demiyorum. Biliyorum ki hep yanımızdasınız ve hep aklınızdayız. Teşekkürler sevgili Tıpış ve bilumum dört ayaklıların dostları.

Not: Tıpış’a böbreklerinde bir sorun olduğu ya da sistit olduğu düşünülerek önerilen ilaç: Maksipor antibiotik suspansion kullanıldı. Mide koruyucu olarak Rennie, gaz sıkıntıları için Metsil.


TIPIŞ’IN SELAMI VAR

Önce şeytanların kulaklarına kurşun döktüm, sonra size yazıyorum. Annesinin gülü, bugün sabaha karşı mırmıra başladı. Beni her görüşünde yanında kalmamı (antibiotik saati hariç), banyo eşiğinde, dolabın içinde, kolisine kafamı sokarak, boynunu ve gösterdiği yerlerini kaşımamı  istiyor. Ama olur ya eğer kaşırken; yanlış bir hareketle o çok hassaslaşmış bedeninde bir yerlerini acıtırsam, olmayan dişleriyle elimi ısırıp, sonra da pişman, ısırdığı yeri yalamaya başlıyor.

Esin Teyzesinin gönderdiği (Nil hanımın önerdiği) Royal canine s/o urinary mamasını yiyerek, bol bol temiz idrara çıkıyor. İki adımda bir, dinlenmek için kendini hemen yere bıraksa da, bugün Tıpış günlerdir akan gözyaşlarımı durdurdu):  Bu arada Pazar gecesi (3 Şubat) ne yapacağıma karar veremezken, Fatoş hanım nazlı hanımla irtibata geçip, bana VTM nin (Ankara Veteriner Tıp Merkezi) telefonunu verdi. O gece nöbetçi olan Vet. Hekim    Gökhan Bey, hiçbir zaman unutmayacağım ilgisi ve doyurucu açıklamalarıyla, hayatımın Tıpış’la ilgili kısımları listesinde “çok özel ve değerli” yerini aldı. Sizler gibi… İlgilenen, seven, dua eden dostlar! ”Devam”, diyorum. Aman dualarınızı eksik etmeyin. Siteye yazım ulaşır ulaşmaz, Tıpış iyileşmeye başladı. Neden dersiniz?.


Kızım, Perşembe gününden beri gene kanlı idrarla başlayan hastalığıyla iyice halsiz ve yorgun bir şekilde yatıyor. Elimden gelse acılarını elbise gibi giyeceğim, elimden gelse şifa vereceğimL. Ama çaresiz bir bekleyiş ve çırpınış içerisindeyim. Zaman zaman ümitsizliğe kapılıyor, sonra “Biz neler atlattık! Bu da geçecek” diyorum. Yatak odasında tamamen O’na göre ayarlanmış mekanlarına kedi gibi girip, kıvrılıp dokunuyorum incitmekten korkarak. Bol bol öpüyor, öpüyorum. O’nu ne kadar çok sevdiğimi ne kadar çok sevildiğini anlatıyorum. Beyaz yavrum, yalnız yavrum, sokak yüzü görmeyen yavrum, pamuk helvam, ipeğim iyileş nolur. Defet şu hastalıkları lütfen! Eskisi gibi uyandır beni! O ayarsız sesini duyayım “Annem kalktım tamam!” diye uyanayım.

Dua eder misiniz yeniden ve her zaman? Çok ihtiyacımız var:(

Paylaşmak önemsemektir!

Share

0 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.