Değerli dostlarımız,
Son dönemde aramıza katılan şeker kedimiz Eşkiyanın melek olduğunu, annesinin mesajı ile öğrendik. Ailesine başsağlığı diliyoruz.
Diyabetikkedi Ailesi


Annesi Gülay AKYOL yazıyor:

“Sevgili dostlar,

Eşkiya oğlumuz 20 Ağustos 2013 03:30 Melek oldu.
Son 4 ay içerisinde o kadar güzel gelişmeler yaşadık ki açıkçası som iki gün içinde rahatsızlanarak aniden ciddi boyutlara ulaşan böbrek rahatsızlığından oğlumuzu kaybettik.Böbrek nakli için yaptığımız görüşmelerde ise 10 yaş üstüne bu uygulamanın yapılmadığını öğrendik. Canımız bebeğimiz, bize o kadar çok şey öğretti ki ve o kadar mutlu etti ki bizi bunu kelimelerle anlatmak imkansız, Seni çok seviyoruz Eşkiyam….

Hastalıkla mücadele eden tüm yavrucuklarımıza acil şifalar diliyoruz…

Eşkiyamızın anne ve babası”
Gülay & Nüvit

___________________________________

Diyabetikkedi Ailesi (11 Mayıs 2013)

Bugün sizlerle kısa bir süre önce tanıştığımız ve giderek daha iyi haberlerini almaya başladığımız yeni Şeker KedimizEşkiya‘nın rahatsızlık öyküsünü paylaşıyoruz. Anne ve babası tarafından çok sevilen ve üzerine titrenen Eşkiya‘nın yaşadıkları, pek çoğumuza tanıdık gelecektir. Bu nedenle, hangi aşamada olursa olsun, değerli bilgilerinizi üyelerimiz ve Eşkiya‘nın ailesi ile paylaşmanız, Eşkiya ve onun geçtiği aşamalardan geçen ya da geçmekte olan pek çok pisiciğimize de ışık tutacaktır.

________________________________

Annesi Gülay AKYOL yazıyor:

Eşkiya Oğlumuzun Sağlık Serüveni

1 Haziran 2013 de 15. yaş gününü kutlayacağımız Eşkiya, 12’sine kadar gayet sağlıklı ve mesut bir aile ferdiydi.  Bebekliğinden beri iştahlı ve gelişmiş yemek zevkine sahip olan, sürekli ithal premium besinlerle beslenen hatta bunların yanında eski kaşar, zeytin, yoğurt seven, süt, et, balık,  akciğer, tavuk boynu tüketen Eşkiya 11-12 yaşlarında 15 kiloya kadar ulaştı.

İstanbul’daki doktorumuzun önerisiyle başladığımız kilo kontrol amaçlı profesyonel mamalar ile kilosunu kontrol altına almaya çalıştık. Belki de 3 yıldır çektiği ve halen tedavisine çalıştığımız şeker hastalığının temelleri o zamanlardaki aşırı kilosu sebebiyle oluşmaya başladı.

Ekim 2010’da ailece İstanbul’dan Antalya’ya taşındık. 2010’un ikinci yarısında, yani İstanbul’daki son birkaç ayımızda izlediğimiz kilo kaybı, Antalya’ya geldiğimizde hızlandı. İstanbul’dayken diyet mamalar ve dikkatli beslenmeye bağladığımız bu kilo kaybı, meğerse şeker hastalığının tipik belirtilerinden imiş. Antalya’ya geldikten sonra evde tuvaleti dışında farklı yerlere idrar yapmaya başlaması, aşırı su içmeye başlayıp, aşırı yemek yemesi, buna rağmen kilo kaybetmeye devam etmesi, Eşkiya’nın Antalya’da bir veteriner tarafından kontrolünü zorunlu hale getirdi.

Şeker hastalığı teşhisi

8 Ocak 2011’de yapılan tahlillerde, Eşkiya’nın kan şekerinin 600’e yakın çıkması bizim için ciddi bir şok oldu.

Bunun üzerine veteriner önerisiyle derhal başladığımız diyabetik mama rejimi ile şeker seviyesinin istenen seviyeye düşmediğini görünce, yine veterinerin tavsiyesi ile insülin uygulamasına başladık. Halen detaylarını aşağıda anlatacağımız bu tedavi süreci devam ediyor. Ve bu günlerde şükür ki, nihayet şekerin makul seviyelerde kaldığını görebiliyoruz.

Bebekliğinden beri azami sevgi, özen ve ihtimam ile bakmaya gayet ettiğimiz oğlumuzun neden böyle bir rahatsızlık yaşadığını incelediğimizde, biyolojik sebeplerin dışında şu faktörlerinde önemli etkenler olmuş olabileceğini fark ettik:

  • Yukarıda söylediğimiz gibi aşırı kilo almasına gereğinden uzun müddet seyirci kalmamız,
  • Eşkiya ailemize katıldıktan sonra İstanbul’da yaşadığımız 2 taşınmanın, yani ciddi bir mekân ve ortam değişikliğinin oluşturduğu muhtemel stres,
  • İstanbul’dan Antalya’ya gelirken yapılan uçak yolculuğu ve ertesinde yeni bir ev, yeni eşyalar, yeni bir şehir, farklı bir iklim, aşırı sıcak ve nem ile karşılaşma.
  • Eşkiya’nın hep evde yaşayan, çok nadir bizim eşliğimizde bahçeye çıkan fakat çiftleşme imkânı bulamayan bir erkek kedi olmasına rağmen, çok yanlış bir yaklaşım olarak doğasına müdahale etmemek düşüncesi ile kısırlaştırmamış olmamız,
  • Şeker hastalığının tipik belirtisi olan aşırı su içmeyi başlangıçta alışık olmadığı sıcak iklime bağlamış olmak; yine bir başka belirti olan tuvalet dışında idrar yapmayı yeni mekânda diğer kedilere (son 3 yıl içinde birer yıl ara ile eve gelen) karşı alan belirleme zannetmek; zayıflamayı yeni mekânda diğer kedilerle oyun ve dişi kediyi takiple artan fiziksel hareketliliğe bağlı zannetmek de, ne yazık ki bizim yaptığımız yorum yanlışlıkları oldu.
  • Antalya’da ilk temas ettiğimiz veteriner hekimde teşhis konduğunda hemen bir ultrasound görüntüsü alındı ve oğlumuzun her şeyi gayet güzeldi, kan tahlilleri de şeker dışında gayet iyiydi. Çok şanslıydık çünkü erken aşamada teşhis konmuştu. Ne yazık ki, bu ilk başlangıç aşamasında veterinerimizin de rahatsızlıklarından dolayı, kendisiyle düzenli temas kuramayınca, 7/24 hizmet veren tam teşekküllü bir hayvan hastanesine müracaat ettik. Burada yapılan tetkik ve tedaviler ile Eşkiya’nın şekeri 300-400 aralığında stabilize oldu ve ’’veteriner hekimler’’, bu değerlerin makul ve kabul edilebilir olduğunu belirttiler. Uzun süre bu aralıkta seyretti. Ve biz nasıl bir gaflet içine düştüysek, bu insanların dediklerini kabul ettik. Bu sebeple, evladımız uzun süre 24 saatte bir 3, sonra 4, sonra 5 ünite insülin glarjinuygulamasıyla, bu seviyede şekerle yaşadı. Bu da bize, ehil olmayan kişilerin icraatlarını, sadece diplomaları var diye sorgulamadan kabullenmenin ne denli yanlış olduğunu gösterdi.
  • Ocak 2012’de, kulak uyuzu olmuştu ve 2 kutu oridermyl kullanılmasına rağmen sonuç alınamamıştı. Daha önceden diş kaybetmişti ama yapılan tetkikte diş etlerinin yukarı çekildiği diş taşı olduğu söylenince, antibiyotik iğne yapıldı ve anestezi istenmediği için ek olarak yosun kullanıldı. Veterinerde şekeri 300 ve kilosu 6.2 kg idi.
  • İlk şeker düşmesiyle, Ağustos 2012’de, 59 şekerle ilk olarak Hypoglisemi yaşadı (daireler çizerek dolaşıyor, saklanmaya çalışıyor, su içmek istiyor ama içemiyor, yürüyüşte sarhoşluk hali ve kendinde değil gibi…).
  • Şeker hastası olduğunu öğrendikten sonra uzun süre  diyabetikkedi .com gibi çok ciddi ve gerçekten faydalı, büyük emek ve fedakârlıkla oluşturulmuş bu siteye ne yazık ki vaktinde üye olarak zamanında faydalanamadık. Bu da bizim içimizi acıtan en büyük pişmanlığımız oldu.

Şu anda Eşkiya’nın şeker hastalığı, pankreas fonksiyon bozukluğundan kaynaklanan, biyolojik bir patolojiye bağlı şeker hastalığı olsa da, bu günkü bilgi ve tecrübemizle konuyu değerlendirdiğimizde, yukarıda belirtmeye çalıştığımız bu faktörlerin şeker hastalığının ortaya çıkışında ve hızlı ilerlemesinde bir hayli önemli etkenler olabileceğini düşünüyoruz.

Eşkiya’nın durumunda bir düzelme olmayışı, geç de olsa işinin ehli bir hekim bulmak zorunda olduğumuzu bize hatırlattı. Bir hayvansever tanıdığımızın önerisiyle sevgili dost, iyi ve fedakâr insan, tecrübeli ve bilgili, hastasını takip eden ve ilgilenen Veteriner Hekim Sayın Sefer Küçüker’i tanıdık ve bu tanışmayı hayatımızın sevgili çocuklarımızla ilgili en büyük şansı olarak nitelendiriyoruz.

5 Nisan 2013’de Eşkiya aniden etrafa idrar yapmayı kesti, devamında ortaya çıkan aşırı halsizlik, yürüme güçlüğü, sarı köpüklü kusma ve ateş sebebiyle acilen 6 Nisan 2013’de Sefer Bey’e götürdük. Sefer Bey ve ekibi, hastamızı ülkemizde insan hastanelerinde dahi az rastlanan bir özen, ilgi ve ihtimamla karşılayıp muayene ederek, tüm tetkikleri (muayene, hemogram, biokimya, idrar analizi, ultrasound tetkiki, röntgen, tam kan tahlili) yapıp, gereken tedaviye başladı. Klinikte ateş 40.5°C çıkmıştı ve karın bölgesinde şişlik, sertlik tespit edildi, ultrasoundda bir kitleye rastlandı!  Fakat tomografide ilaç ve anestezi riski almak istemediğimiz için, yapılmış olan tetkiklerle sağlanan veriler esas alınarak tedaviye başlandı.

3 gün boyunca kliniğe gittik ve oğlumuz bu sürede tedaviye cevap verdi.

Eşkiya’nın son dönemdeki şeker seyrini inceledikten sonra, insülünin 12 saatte bir 3 ünite olarak devamına ve durumunun izlenerek, gereken ayarlamaların yapılmasına karar verildi. Günde 1 kullanılan pankreoflat tabletle, şeker seviyesini 300’ün altına düşürmeyi başarabildik.

Bu zorlu süreçte veteriner hekimimiz; 12 saatte bir olmak üzere uygulanacak insülin değer ve şeker ölçümlerini, gece 23:30 saatlerinde dahi takip etti.

İnsülin dozunu arttırmamıza rağmen,  şekerin 350-380-400 seviyelerine çıkıyor olması sonucu, enjeksiyon periyodunu 9.5 saate indirip her enjeksiyon dozunun 3 ünite olmasına karar verdik. Bu arada Eşkiya, Royal Canin diyabetik ve Purina Diyabet Management kuru ve yaş mamaları ile beslenmeye ve günde 1 adet C vitaminine devam etti…

Yoğun bir takip dönemine başladık, işin ciddiyetinin, diğer organlara da verebileceği tahribatın farkına vardık. Zamanında alınmamış önlemler, bu gün bize hesap soruyordu. “Acaba elimizden geleni yapmış mıydık?”

Aklımızı ve yüreğimizi kemiren bu bu düşüncelerle boğuşurken, birden şeker seviyesinin cihazda ölçülemediğini görünce, gereken müdahaleyi anında yaptık. Ancak canımız, birden abdominal solunuma geçti. “Tamam” dedik, “yolun sonuna geldik galiba” ve acılarımız kat be kat arttı. Hemen oksijen, solunum vs. gereken ne varsa yapıldı. Damar yoluyla aldığı sıvının fazla gelmesi nedeniyle olduğunu düşündüğümüz bu soluma, vücuttaki fazla sıvının Lasix ile atılması sonucunda yok oldu.

Eşkiyamız bunu da atlattı. Şu anda çok iyi. Yemesi içmesi normal, hareketler ve fiziksel aktivitede bir sorun yok. 3 yıl boyunca yüksek şekerle günlerini geçiren Eşkiyamızın şekeri de, şu günlerde bir hayli düşük.

Yaklaşık 3 yıllık bu süreçte kaybetmiş olduğumuz zamanı telafi etmek mümkün değil. İlk şeker teşhisi konulduğundaki gibi değildi sonuçlar. Çok ciddi risk görülmese de, bir takım sorunlarla karşı karşıya idik (belki de ciddiyet oluşturacak sorunların başlangıcıyla karşı karşıyayız).

Oysa biz araştırmalarımızda günde 2 kez insülin yapıldığını okumuştuk sizin sitenizde de, fakat insülinlerin birkaç çeşidinin olması (kısa-orta-uzun salınımlı gibi) ve şeker hastalığında da Tip1 Tip2 ve seconder diye adlandırılmaları veLantus’un prospektüslerine baktığımızda uzun salınımlı, 24 saat etkili diye bilgi edindiğimizde şüpheye hiç yer vermemiştik.

Demek ki yanlış dozda insülin uygulanmış ve doğru dozlarda uygulama yapılınca sonuç alınabiliniyormuş, bunu gördük. Tedavi hala devam ediyor, kontrol altında, oldukça iyi görünüyor ama kitleyle ilgili olan sonuçlar da netleşince her şey açıklığa kavuşacak mı,  bilemiyoruz…

Bu arada yaptığımız araştırmalar bizi çok ürküten abdominal solunum tablosunun ortaya çıkmasında rol oynayan en önemli faktörün büyük ihtimalle muhtemelen asidozu engellemek maksadıyla verilen Laktatlı Ringer solüsyonuna vücudun verdiği tepki olduğunu gösterdi. Nitekim solunum güçlüğü belirdiğinde serum uygulaması iptal edilerek gereken müdahalede bulunuldu ve çok şükür ki kalıcı bir hasar oluşmadan durum normale döndü.

Allah muhtaç etmesin ama bundan sonra herhangi bir sebeple serum uygulanması gerekirse bu tabloyu örnek gösterip Laktatlı Ringer solüsyonunun kontrendikasyonlarının yol açacağı riskin göze alınmaması, dolayısıyla uygulanmaması kararındayız.

Bu arada aldığımız derslerden biri de; evdeki can dostlarımızı daima sağlık yönünden de titiz bir gözlem altında tutmak, en küçük bir değişiklikte derhal veteriner hekime kontrol ettirmek ve gerekiyorsa tedavinin hemen başlamasını temin etmek gerektiği oldu.

Yazan H.F.G.A, 11-05-2013 22:07 
İlk yorumu ben yapayım. Eşkiya’nın seyrini izledim ve abdominal solunumun Laktatlı Ringer’e bağlı olmadığını söyleyebilirim. Zira diyabetli bebeklerimizde hem yurt içinde, hem de yurt dışında özellikle tercih edilen bir serumdur.

Bence asıl sorun, verilmesi gereken toplam serumun çok kısa sürede verilmesinden kaynaklanmıştır. 100cc serumun 24 saatte çok yavaş olarak damara verilmesi gerekir. Veterinerlerin pek çoğu ya dalgınlıkla, ya da bir başka nedenle daha hızlı verdiklerinde, akciğerlerde ödem oluşuyor ve solunum güçlüğü, abdominal solunum gerçekleşiyor, hatta ölümle bile sonuçlanabiliyor. Lasix ile sıvı atıldığında da küçük beden kendine geliyor. Bu konu çok önemli olduğu için özellikle yazmak istedim.

Tekrar aramıza hoşgeldiniz ve büyük geçmiş olsun. Dileriz bundan sonra hep güzel haberlerinizi alırız.

Sevgiler

 2 

Yazan eskiya, 12-05-2013 13:11 
Yol gösterici yorumunuz ve iyi dilekleriniz için teşekkür ederiz.
Sevgiler

 3 

Yazan Gülay AKYOL, 27-05-2013 19:11 
Merhaba
Şeker hastalığı ile ilgili zaman zaman gözden kaçırılan önemli bazı hususları içeren aşağıdaki alıntıların ve verilen linklerdeki bilgilerin gözden geçirilmesini tavsiye ediyorum.Şeker hastası kedilerde yüksek tansiyon ilaçları kullanılmasının önemli fayda ve katkıları olduğu hatırlanmalı ve şüphesiz hekim onayı ile bu ilaçlar kullanılmalı.

Eşkiya oğlumuzun tedavisinde son dönemde elde edilen başarıda enapril isimli tansiyon ilacına başlanmış olmasının da mühim bir katkısı olduğunu düşünüyoruz.

Sevgiler
Eşkiya&Gülay

DİYABET VE TANSİYON(ŞEKER HASTALIĞINDA TANSİYON YÜKSEKLİĞİ-HİPERTANSİYON)

http://www.tavsiyeediyorum.com/makale_2707.htm

Şeker hastalarında kalp hastalığının sık görülmesinin bir nedeni tansiyon yüksekliğidir.Şeker hastalarının %55-60’ında tansiyon yüksekliği vardır
Tansiyon yüksekliği varsa göz ve böbreklerde hasar gelişme riski arttığından mutlaka tedavi edilmelidir.
Şeker hastarında yüksek tansiyon da varsa kalp ve böbrek hastalığı riski de yüksektir.

http://www.kalbinizdegerlidir.com/tr/hipertansiyon-tedavisinde-yasanan-sorunlar

Çoğu hasta, tansiyon ilaçlarını düzenli ve daimi almanın böbrekleri veya karaciğeri yorduğu, hep ilaç almanın vücutta alışkanlık yapacağı ve ilaçlara bağımlı olmak istemedikleri gibi tezler ileri sürmekteler. Organlarınız bu ilaçları aldınız diye değil, almadınız ve hipertansiyonunuz gereği gibi tedavi edilmedi diye zarar görür. Uygun şekilde tedavi edilmeyen bir hipertansiyonun kanserden farkı yoktur! Kanser nasıl organ sistemlerini bozar ve iflasa sürüklerse, tedavisiz bir hipertansiyon da aynısını yapar.

Tansiyon ilaçları böbrekleri bozmaz. Tam aksine böbrekleri korurlar, yani yüksek tansiyon nedeniyle bozulmaların başladığı ve iflasa sürüklenen böbrekleri kurtarırlar. Özellikle şeker hastalığı varsa, hipertansiyon olmasa bile bazı tür tansiyon ilaçlarını böbrekleri korumak adına tatbik ederiz, tekrar söylüyorum hipertansiyon olmasa bile! Yani hipertansiyon ve/veya şeker hastalığınız varsa, eğer gerçekten böbreklerinizi düşünüyorsanız ve eğer ileride diyalize mahkum ve kendisine nakil için böbrek aranan biri haline gelmek istemiyorsanız bu ilaçları ALMANIZ gerekir. Bir başka deyişle yine söylüyorum, biz hekimler bu ilaçları böbrekleri bozmak için değil kurtarmak için kullanırız. Çünkü böbreklerde tansiyona bağlı bozulma başlamışsa böbrekleri kurtarmanın da yine bu ilaçlardan başka çaresi yoktur. Sadece, böbreklerde zaten çok ağır bir yetersizlik varsa, bu hastalarda dikkatli olmak gerekiyor. Hassas kararları vermek doktorunuzun işidir.

http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/Saglik/2013/05/24/fazla-tuz-tuketimi-bobrek-yetmezligini-tetikliyor

Ege Üniversitesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Ok, böbrek hastalığının Türkiye’de salgın haline dönüşmüş önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyledi. Böbrek yetmezliği hakkında önemli bilgiler veren Ok, aşırı tuz kullanımının hipertansiyonu tetiklediğini, hipertansiyon ve şeker hastası olanların ise böbrek yetmezliğine yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu kaydetti.

 4 

Eşkiya’mız melek oldu
Yazan  Eşkiya.Gülay Akyol, 23-08-2013 07:04 
Sevgili dostlar,
Eşkiya oğlumuz 20 Ağustos 2013 03:30 Melek oldu.
Son 4 ay içerisinde o kadar güzel gelişmeler yaşadık ki açıkçası som iki gün içinde rahatsızlanarak aniden ciddi boyutlara ulaşan böbrek rahatsızlığından oğlumuzu kaybettik.Böbrek nakli için yaptığımız görüşmelerde ise 10 yaş üstüne bu uygulamanın yapılmadığını öğrendik.Canımız bebeğimiz, bize o kadar çok şey öğretti ki ve o kadar mutlu etti ki bizi bunu kelimelerle anlatmak imkansız, Seni çok seviyoruz Eşkiyam….
Hastalıkla mücadele eden tüm yavrucuklarımıza acil şifalar diliyoruz…
Eşkiyamızın anne ve babası
Gülay&Nüvit

 5 

Yazan H. F. G. A, 23-08-2013 07:14 
Sevgili Gülay Hn,

Eşkiya’nın melek olduğunu öğrenmekten büyük üzüntü duydum. Başsağlığı ve dayanma gücü diliyorum. Son günlerinin çok keyifli geçmesi sürecine tanıklık etmekten ise möutluyum. Sizi bizimle tanıştırdığı ve öyküsü ile başka bebeklerin ailelerine bilgi desteği verdiği için ona minnettarız.

O artık bizim meleklerinmiz arasında… Acısız, huzurlu bir uykuda, anneciği ve babacığının çok uzağında değil.

Sevgilerimizle…

 6 

Yazan  Eşkiya.Gülay Akyol, 23-08-2013 08:32 
Sağolunuz Fatoş Hn,

Temennimiz şu anda bu hastalıkla mücadele eden diğer yavrucakların sağlıklı , huzurlu günler geçirmesi ve şifaya kavuşması.

Desteğiniz ve temennileriniz için size ne kadar teşekkür etsek azdır.
Sevgiler…

 7 

Yazan Funda HEKİMOĞLU, 23-08-2013 08:41 
Cok uzuldum, hem kedicik hem de ailesi icin. Bas sagligi ve sabir dileklerimi Eskiya’yi sevenlere iletmenizi rica ederim.

Funda Hekimoglu

 8 

Yazan Gülüm CENKCİ, 23-08-2013 17:11 
Başımız sağolsunL

Çok üzüldüm. Gülay hanım ve Nüvit bey’e sabır diliyorum.

Gülüm

 9 

Yazan  Eşkiya.Gülay Akyol, 24-08-2013 18:11 
Sağolunuz Funda ve Gülüm Hn.
Bizim yanımızda evde bir yerlerde uyuyor gibi, açıkçası beyin bir türlü oyun oynuyor, inanamıyoruz, inanmak istemiyoruz….
Kalbimizde, her daim bizimle…..
Acımızı paylaşan dostlarımıza Teşekkür ederiz.

 10 

Eskiya
Yazan  funda, 26-08-2013 07:04 
Dertler bitmez ama her bir paylasim kalanlara isik tutar. Ben de Eskiya’cigin hikayesinden “KEDlLERDE DE BOBREK NAKLI YAPILIR” oldugunu ogrenmis oldum. Kedinizin ruhu sad olsun sizlere de sabirlar.

 11 

Yazan Gülay Çoban Akyol&Nüvit Akyol, 29-08-2013 17:26 
20 Ağustos 2013 sa:03:30’da yaşama gözlerini kapayan ve melek olan evladımız için öncelikle bize tanıştığımız ilk günden beri destek olan Sn.H. Fatoş Gür Akınoğlu’na ve acımızı paylaşan diğer tüm dostlara teşekkürlerimizi ve minnet duygularımızı ifade etmek isteriz. Azaldıkça kıymeti artan dostluğu ve dayanışmayı bu camiada bulmuş olmanın hissettirdiği güzel duygular bu acılı günümüzde bize bir nebze destek oldu, iyi ki varsınız hepinize teşekkür ederiz.

Eşkiya’nın anne ve babası;
Gülay Çoban Akyol&Nüvit Akyol

 12 

Yazan Nazlı, 30-08-2013 06:22 
acınızı en derinden paylaşıyorum.
geçen sene 2 kıymetli oğlumu yıldızlara uğurladım,
onlar benim canlarımdı…
onların göçüşünden sonra da durmadık ama ve yeni canlara yuva açtık…
evde şu anda 9 evladımız var…
sizlere de bunu tavsiye ederim, acıları sevgiye dönüştürmek tek ilaç…
sevgilerimle..nazlı

 13 

Yazan Güler ALTINORDU, 30-08-2013 06:23 
Sevgili dostlarGülay ve Nüvit, acınızı azaltabilecek bir cümle bulmak zor sadece sabır diliyebiliyorum..Güler

 14 

Yazan Ömer AKBIYIK, 30-08-2013 06:23 
Sayın Gülay ve Nuvit Akyol,
Şeker Eşkiya’nın melek olduğunu üzüntüyle öğrendim.Ruhu şadolsun diyor,acılarınızı paylaşyorum.
Saygılarımla,
Ömer Akbıyık / Avustralya

 15 

Yazan Aynur BOSTANCI, 30-08-2013 17:27 
Canım yavrum uyusun şimdi melekler gibi ailesiyle buluşacaği o güne kadar; (sabır ve başsağlıgı diliyorum:(; (

 16 

Yazan  Eşkiya.Gülay Akyol, 07-09-2013 11:24 
Sevgili  diyabetikkedi  dostlarımız;
Nazlı Hn,Güler Hn,Aynur Hn ve Ömer Bey;

Acımızı paylaştığınız için teşekkür ederiz, sağolunuz.
Nazlı Hn da belirttiği gibi Acıları sevgiye dönüştürmek tek ilaç. Bu acıyla bir gün hepimizin yürekleri yanıyor.Bizde evdeki diğer 3 yavrumuzla teselli bulmaya çalışıyoruz.Ama Eşkiya bizim ilk göz ağrımızdı.Allah’tan sabır diliyoruz.

 17 

🙁
Yazan Hasmet2006, 26-09-2013 08:59 
Basiniz sagolsun Aynur Hanim. Eminim Eskiya simdi acilarindan uzal misil misil uyuyordur.
Benim kedim Hasmet de 7.5 yasinda ve 2 yildir, bir veterinerin kortixon yapmasi sonucu diabet oldu ve sadece hills w/d yiyerek sekerini kontrol altinda tutabiliyoruz. Butun hasta hayvan ve insanlar sifalar diliyorum.

Paylaşmak önemsemektir!

Share

8 Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.